
Sözleşmeler, taraflar arasında karşılıklı hak ve yükümlülüklerin doğmasına neden olan hukuki işlemlerdir. Sözleşme hukuku, tarafların bu hak ve yükümlülüklerini belirlerken ve yerine getirirken uyması gereken temel ilkeleri içerir. Bu ilkeler, sözleşmenin sağlıklı bir şekilde kurulmasını, ifa edilmesini ve olası uyuşmazlıkların çözümünü sağlar.
Sözleşme özgürlüğü ilkesi, tarafların diledikleri konuda ve diledikleri şekilde sözleşme yapabilme özgürlüğüne sahip olmalarını ifade eder. Bu ilke, bireylerin ekonomik ve sosyal ilişkilerini düzenlerken serbestçe karar verebilmelerini sağlar. Taraflar; sözleşmenin içeriğini, şartlarını ve süresini kendi istekleri doğrultusunda belirleyebilirler.
Sözleşme özgürlüğü ilkesi mutlak değildir ve bazı sınırları vardır. Kamu düzeni, genel ahlak, kişilik hakları ve zorunlu hukuk kuralları, sözleşme özgürlüğünü sınırlayan başlıca unsurlardır. Taraflar, bu sınırlara uygun şekilde sözleşme yapmalıdır. Ayrıca, haksız şartlar içeren veya zayıf tarafı korumayan sözleşmeler de hukuki olarak geçersiz sayılabilmektedir.
İrade serbestisi ilkesi, tarafların sözleşme yaparken gerçek ve özgür iradelerine dayanarak karar vermelerini ifade eder. Gerçek irade, tarafların sözleşme yapma konusundaki gerçek ve içten isteklerini yansıtır. İrade sakatlıkları, tarafların iradelerinin hile, zorlama, tehdit veya yanılma sonucu sakatlanması durumunda ortaya çıkar. Bu durumlarda, sözleşme geçersiz sayılabilmektedir.
Hile, taraflardan birinin diğerini kasıtlı olarak yanıltarak sözleşme yapmasını sağlamasıdır. Zorlama, bir tarafın tehdit veya baskı altında sözleşme yapmasıdır. Yanılma ise, taraflardan birinin sözleşme konusuna ilişkin önemli bir konuda hata yapmasıdır. Bu durumlarda, sözleşmenin geçersizliği veya iptali talep edilebilmektedir.
Eşitlik ilkesi, sözleşme yaparken tarafların eşit haklara ve yükümlülüklere sahip olmalarını ifade eder. Taraflar, sözleşme müzakerelerinde ve şartlarının belirlenmesinde eşit düzeyde olmalıdır. Bu ilke, taraflar arasındaki güç dengesizliğinin önlenmesine yardımcı olmaktadır.
Eşitlik ilkesinin uygulanması, güç dengesizliklerini önleyici mekanizmaların oluşturulmasını gerektirir. Bu mekanizmalar, zayıf tarafın korunmasını ve sözleşmenin adil şartlarda yapılmasını sağlar. Tüketici sözleşmeleri ve iş sözleşmeleri gibi özel düzenlemeler, bu ilkenin uygulanmasına örnek olarak gösterilebilmektedir.
Dürüstlük kuralı, tarafların sözleşme yaparken ve ifa ederken dürüst ve samimi davranmalarını gerektirir. Taraflar, sözleşme ilişkisi süresince birbirlerine karşı dürüst olmalı ve sözleşme şartlarına uygun davranmalıdır. Dürüstlük kuralı, sözleşmenin güven temelinde kurulmasını sağlamaktadır.
Güven ilkesi, tarafların birbirlerine güvenerek sözleşme yapmalarını ve bu güveni sarsacak davranışlardan kaçınmalarını gerektirir. Taraflar, sözleşme süresince güven ilişkisini korumalı ve karşılıklı güvene zarar verecek hareketlerden kaçınmalıdır. Güven ilkesinin ihlali, sözleşme ilişkisini zedeleyebilmekte ve hukuki sonuçlar doğurabilmektedir.
Ahde vefa ilkesi, tarafların yaptıkları sözleşmeye sadık kalmalarını ve sözleşme şartlarına uygun davranmalarını ifade eder. Bu ilke, sözleşmenin taraflar için bağlayıcı olduğunu ve tarafların sözleşme şartlarını yerine getirmesi gerektiğini belirtir. Sözleşmenin bağlayıcılığı, hukuk düzeninin temel taşlarından biridir.
İyi niyet ilkesi, tarafların sözleşme yaparken ve ifa ederken dürüst, adil ve samimi davranmalarını gerektirir. Taraflar, sözleşme ilişkisi süresince birbirlerine karşı iyi niyetli olmalı ve haksız kazanç sağlamaktan kaçınmalıdır. İyi niyet, sözleşme ilişkilerinde adaletin ve güvenin temelidir.
Kötü niyetle yapılan sözleşmeler, hukuken geçersiz sayılabilir veya iptal edilebilir. Taraflardan birinin kötü niyetli davranması, sözleşme ilişkisinde güveni zedeler ve hukuki sorumluluk doğurur. Kötü niyetin tespiti halinde, mağdur tarafın tazminat talep etme hakkı vardır.
İfa imkansızlığı, sözleşmenin konusu olan edimin ifasının tarafların kontrolü dışında imkânsız hale gelmesi durumudur. İfa imkansızlığı, sözleşmenin sona ermesine veya şartlarının yeniden düzenlenmesine yol açar. Taraflar, ifa imkansızlığı durumunda birbirlerine karşı sorumluluk taşımazlar.
Mücbir sebep, tarafların kontrolü dışında gelişen ve sözleşmenin ifasını imkânsız hale getiren olayları ifade eder. Doğal afetler, savaşlar, grevler ve diğer olağanüstü durumlar mücbir sebep olarak kabul edilebilir. Mücbir sebep hallerinde, taraflar ifa yükümlülüklerinden kurtulabilirler ve sözleşmeyi sona erdirilebilir.
Sözleşme ilkeleri, taraflar arasında adil, güvenilir ve istikrarlı bir sözleşme ilişkisi kurulmasını sağlar. Bu ilkeler, sözleşmelerin hazırlanması, ifası ve olası uyuşmazlıkların çözümünde rehberlik ederler. Sözleşme ilkelerine uygun davranmak, taraflar arasında güven ve iş birliğini artırır ve sözleşme ilişkilerinin başarıyla yürütülmesini sağlar.